FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

NEREDEN NEREYE

Osmanlı Döneminde, 1606’da başlayan duraklama ve 1699’da devam eden gerileme dönemleri boyunca cereyan eden tüm olumsuzluklardan dersler çıkarıp, gerekli önlemler alınmadığı için bir zamanlar tüm Dünya’nın gıpta ettiği Cihan Devletimizi yitirdik. Onun külleri üzerinden Milli Mücadele ile Kurtuluş Savaşı sayesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmayı başardık.

Son yüzyılı da dost ve müttefiklerimiz olduğu devletlerle akla hayale gelmeyen örtülü darbeler, ambargolar, dayatmalar ve terör örgütleri ile mücadele ederek bugünlere gelmeyi başardık.

Bugün gelinen noktada Avrupalı yetkililer Türkiye’nin yerli ve milli olarak ürettiği savunma araç ve gereçleri ile ilgili olarak: “Türk ordusunun Dünya’nın çeşitli bölgelerinde, bunları nasıl kullandıklarını gördük. Muazzam bir şekilde oyun değiştiriciler. Modern savaş meydanlarını değiştirdiler.”

Bu denli bir cümlenin muhatabı olarak gurur duymaktayız.

On yıl öncesine kadar sınırlarımız yolgeçen hanıydı. O zamanlar İ.H.A. yoktu. A.B.D. de bize İ.H.A. satmıyordu. Türkiye Dünya’nın en gelişmiş hava araçlarını yapmakla kalmadı, bunları Dünya’ya ihraç etmeye başladı.

Bugün kendi imal ettiğimiz T.O.G.G. arabalarının imalatı başlatıldı. Benim yaşımdakilerin çok iyi hatırlayabileceği gibi Türkiye’nin ilk yerli otomobili DEVRİM 1961’de Eskişehir’de Türk Mühendisleri tarafından yapıldığında Milletçe gurur duyduk. Ancak o dönemin mâli imkânsızlıkları nedeniyle seri üretime geçilemedi.

Cumhuriyet sayesinde bugün geldiğimiz seviyeyi, anlayabilmek için çocukluk çağlarından itibaren bugün bulunduğumuz konumu değerlendirmemiz gerekir.

Şahsen ben Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde, elektrik ve suyu olmayan bir evde, ebe eli ile Dünya’ya geldim. Eğer iki yaşında iken ailem İstanbul’a göç etmeseydi, ben de annem gibi okula gidemeyecek, onun gibi okuma-yazmayı kendi kendime öğrenebilecek veya babam gibi bir orta tahsil yapabilecektim.

Mühendis olma arzusu beynimde yer ettiğinde, hiçbir endişeye kapılmadan kendime “Sen yeter ki çalış, önünde engel yok, istersen her şeyi başarabilirsin” diyebildiysem, zorlu engelleri aşıp, mühendis olup, mühendislik ve müteahhitlik hizmetlerinde yüzlerce fabrika, iş merkezi, apartman ve villa binaları projelerini gerçekleştirebildiysem, aile kurup, kimseye muhtaç olmadan oğlumun ve yeğenlerimi okutabildiysem, siyasi partilerde görev alıp, Milletime hizmet edebildiysem, eğer mesleğimde, siyasette ve sosyal faaliyetlerde yardım almadan bugüne yönetici olarak hizmet verebildiysem, bunların hepsini sevgili ATATÜRK’ümüzün önderliğinde kurulan Cumhuriyetimize ve onun devrimlerine borçluyum.

Ben kendi yaşamımı düşündüğümde Cumhuriyetin nimetlerini çok iyi anlıyorum. Neler-neler getirmedi ki Cumhuriyet bu ülkeye… Ardı ardına yapılan savaşlara rağmen… Yoksulluk, perişanlık ve kıtlık Milleti kırıp, geçirmişken, türlü-türlü salgın, hastalıklarla mücadele edilirken, eğitim tamamen durmuş, kadınlarımıza insandan bile sayılmaz iken, umutsuzluk ve gelecekten beklentimiz kalmamış iken Cumhuriyet bu Ülkeye yeniden umut ve yaşama sevinci getirdi. 

Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın eğitimi çok önemlidir. Mustafa Kemal ATATÜRK bir toplumun gelişiminde öğretmenlerin önemini: “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” diyerek öğretmenlerin önemini veciz sözü ile ifade etmiş, yurdun en ücra köşelerine kadar okulu ve öğretmeni getirmiştir. Cumhuriyetimizin fedakâr öğretmenleri ile ülke çocuklarını eğiterek bugünlere gelindi.

Cumhuriyetimizin ilan edilmesi ile birlikte halkımız, coşku ve sevinç ile büyük umutlarla el ele verip, ilimde, eğitimde teknolojide, kültür, sanat ve sporda boy ölçüşebilen bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaratıldı.

Çocuklarımız doktor, mühendis, bilim insanı, iş adamı, hukukçu, spor ve müzik insanı oldular olup Ülkemizin mimarları olup, Ülkemize ve Dünya insanlarına büyük hizmetler verdiler. Bütün bunlar Cumhuriyetin nimetleri sayesinde gerçekleşti.

Şükürler olsun ki bugünleri gördük. Hüküm sonuçta duruma göre verilir. Malum içimizde birileri hala eskinin güdümlü demokrasi günlerinin peşinden gitmeye çalışıyor. Onların gözleri nereden nereye geldiğimizi görmüyor. Kulakları var ama duymak istemiyorlar. Kalpleri var ama hissedemiyorlar.

Bunların görmediğini veya görmek istemediklerini, yabancılar görüyor ve biliyor. Dileriz bunlar da gerçekleri görürler ve bu ülkenin kıymetini bilirler.

Unutmasınlar ki bu kıymeti bilirlerse onlar da, bilmezlerse onlara rağmen.

Büyük önder TATÜRK diyor ki:

“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

“Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz.”

“Öğretmenler!

Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”

CUMHURİYET BAYRAMI’NIN 99. YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN

ATATÜRK’ün hedeflediği çağdaş medeniyetler cemiyetine erişecek önümüzdeki yüzyıl Türkiye’nin yüzyılı alacaktır.

Türkiye Cumhuriyetini kuran, bizlere armağan eden, önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve emeği olanlara Cenab-ı Mevla’dan rahmet ve mağfiret diliyor, saygı ve sevgi ile anıyoruz.

CUMHURİYETİ ÇALIŞARAK, YAŞATACAĞIZ, NİCE YAŞLARA.

Sağlıcakla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
FARUK KORÇA Arşivi