Kerim EVREN

Kerim EVREN

Nankörlüğün Kısa Tarihi İHANET -3

'Büyük başın derdi' nasıl büyük olursa 'büyük yüreğinki' de öyle olmalı. Bizim "İkinci Yeni" şiir akımına kaynaklık eden Dadaizm'in öncülerinden Louis Aragon (1897 - 1982), cenneti de cehennemi de bu dünyada 'şair yüreği'ne sığdırdı. Rus asıllı yazar karısı Elsa Triolet'nin (1896 -1970) 'sayesinde' ve 'yüzünden'!

* Elsa Triolet, daha önce ülkesi Rusya'da, şair yurttaşı Mayakovski'ye âşıktı. Evli ablası Lilia onu elinden alınca da bir Fransız subayla 'nispet evliliği' yapıp Paris’e taşındı. 

* Elsa'nın bu evliliği uzun sürmedi. Sonra kalbinde, elden kaçırdığı 'büyük balık' Mayakovski'nin yerini bir başka değerli şair, Aragon aldı. Az buz değil, 42 yıl evli kaldılar ama Louis Aragon, Elsa’nın kendisini kerelerce aldattığını 'en son duyan koca' oldu. Ne zaman mı? Elsa’nın ölümünden sonra çekmecesinde bulduğu mektuplardan… 

* Aragon'un, uğradığı ihanetin kendisine yazdırdığı "Mutlu Aşk Yoktur" şiirinde dediği gibi: "Paramparça oldu avucunda sımsıkı tuttuğu mutluluk..."

Yine de Ahmed Arif'in deyişiyle 'terk etmedi, sevdası' Aragon'u:

* "... Hüsranla bitmeyen aşk yoktur. / Yara açmayan aşk yoktur kalpte. / İz bırakmayan aşk yoktur insanda.  / Ve tıpkı senin gibidir vatan aşkı da. / Gözyaşlarına boğulmayan aşk yoktur.  / Mutlu aşk yoktur.  / İkimizin aşkıdır bu gene de. (Türkçesi: Orhan Suda) 

NÂZIM'IN 30 YILLIK DOSTU

* Aragon'un bizim için önemli bir özelliği de Nâzım Hikmet'in (1902 -1963) otuz  yıllık dostu olmasıydı. Türkiye'de yasa dışı TKP üyeliğinden hapse atılan Nâzım için Paris'te, Rumen asıllı Fransız şair Tristan Tzara'nın öncülüğünde bir komite kurulmuştu. "Nâzım Hikmet’i Kurtarma ve Yapıtlarını Yayma Komitesi" adı altındaki oluşumda; Albert Camus, Picasso, Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Yves Montand gibi sanatçı aydınların yanı sıra Louis Aragon da vardı.

* Kampanya, Birleşmiş Milletler'in (BM) hukuk birimi dâhil, uluslararası ölçekte destek gördü. Aynı çerçevede, Nâzım'ın annesi Celile Hanım  9 Mayıs 1950'de; "Garip" şiir akımının üç büyükleri, Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat da ertesi gün 10 Mayıs'ta açlık grevine başladılar. Hemen ardından 14 Mayıs 1950 seçimlerini kazanan Demokrat Parti'nin (DP) çıkardığı af yasası kapsamında, Nazım Hikmet de özgürlüğüne kavuştu.

* Sanatçımız; 22 Kasım 1950'de Dünya Barış Konseyince Uluslararası Barış Ödülüne değimli görüldü. Kendisinin katılamadığı törende ödülü onun adına bir başka yakın dostu olan Şilili ünlü şair Pablo Neruda aldı.

* Nâzım, bir süre sonra askere alınmak istendi. Yasal olarak 'vatani görev' yükümlülüğü olmamasına ve 12 yıl aralıksız süren hapishane yaşamının sağlığını bozduğu bilinmesine karşın... Şair, 1951 Haziran'ında bir sürat motoruyla Romanya üzerinden Moskova'ya gitti. Kalp krizinden öldüğü 1963 yılına değin de yurda dönemedi.

PEYAMİ SAFA GERÇEĞİ

* Yazımızın geçen haftaki bölümünde, 'babası da solcu' olan ünlü Fransız aydın Yves Montand için 'ağacının dibine düşen armut' demiştik. 

* Bizim Peyami Safa'nın (1899 - 1961) ise bu açıdan durumu ilginçtir. Babası, şair İsmail Safa, Padişah II. Albülhamit'in muhaliflerindendi.Peyami'nin adını da usta şair babanın kendisi gibi muhalif şair dostu Tevfik Fikret koymuştu.

* Zalim padişahın, Sivas'a sürgüne gönderdiği İsmail Safa, oğlu Peyami'yi 1,5 yaşında yetim bırakıp bu dünyadan göçtü. Hem geçim koşullarının güçlüğü hem de kemik veremine yakalanması nedeniyle Peyami Safa, öğrenimini yarım yamalak sürdürebildi. 

* Peyami Safa'nın Nâzım ile yolları; 1929'da yılında, Zekeriya Sertel ve Sabiha Sertel'in çıkardığı "Resimli Ay" dergisinde kesişti. Derginin kadrosundaydılar. Aralarında sağlam bir dostluk oluştu. Peyami Safa, bir yıl sonra 1930'da yayımlanacak "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" romanını, Nâzım Hikmet'e ithaf edecekti.

* Ne var ki yıllar içinde Peyami Safa, 'dibine düştüğü ağaçtan' bir hayli uzaklaştı. Kimi gazete yazılarında Atatürk Devrimlerini 'kopuş hareketi' olarak nitelendirdi. Özellikle de II. Dünya Savaşı yıllarında Hitler faşizmini desteklediği, ırkçı olduğu savlarıyla çok eleştirildi. 

* İnanılması pek kolay değil ama gerçek; daha sonra da Nâzım Hikmet'in affedilmesi için uluslararası ölçekte açılan kampanya karşıtı yazılar yazdı. Ve eski dostu Nâzım'ın; "Bir Provokatörün Üstüne Hiciv Denemeleri" adlı şiirinde "Ey yetim-i Safa..." diye seslendirecek denli haklı öfkesini üzerine çekti.

Yerimiz elvermediği için İstanbul Fener doğumlu ABD'li yönetmen Elia Kazan'dan Fransız yazar Victor Hugo'ya, Norveçli tiyatro yazarı Henrik Ibsen'den Alman şair Hölderlin'e değin 'ihanet' örneklerini haftaya sürdüreceğiz.

Bu arada, yurttaşlarımızın yarın başlayacak olan ramazan ayını kutluyoruz.

DİL YANLIŞLARIMIZ

* Yerbilimleri uzmanı bir profesör, 9 Şubat 2023 günü son depremin Hatay'da yaptığı yıkımlardan söz ederken:

"Yerle yeknesak"

Farsça "yek-" ile Arapça "-nesak"tan yapılan kırma sözcüğün anlamı:

"Tekdüze"

Sayın profesörün söylemek istediği ise 'düz' demek olan Farsça "yeksan" ile yapılmış olan:

"Yerle yeksan" (yerle bir).

* Fransızca üstadı bir aksakal (duayen), sürekli katılımcısı olduğu tv izlencesinde "ilahiyatçı" yerine, "teolog" diyor. 

Oysa, dilimizin en değerli uzmanlarından Sermet Sami Uysal'a göre, "teolog" biz Türklerin yarattığı Fransızca (!) sözcüklerden. Uysal; Fransızların "ilahiyat, Tanrıbilim uzmanı"na "teolog" değil, "théologien" (teolojyen, okunur) dediklerini anmsatıyor (1).

* Öte yandan, TDK da bu Fransızca (!) sözcüğün 'biz Türkler tarafından yaratılmış' olan yazım (imla) ve sesletimini (telaffuz) benimsemiş! TDK'nin Güncel Türkçe Sözlük'ünde, ilgili madde şöyle:

"Teolog, -ğu isim, (l ince okunur), Fransızca (théologue),Tanrı bilimci."

* Aynı Fransızca üstadı, birkaç hafta önceki tv yayında da ısrarla şöyle dedi:

"Cahilce bir sıfattır."

Hayır. Arapça "cahil" (öz Türkçesi "bilisiz") bir sıfattır. Ama ondan üretilen "cahilce" belirteçtir (zarf):

'Cahile yakışır bir biçimde, cahilcesine, cahilane'.

HATALAR 'ARŞIÂLÂ'DA!

* Bir ekonomi doçenti, kendisinin hazırlayıp sunduğu tv izlencesinde, "ikircik" sözcüğünü sürekli olarak 'ikiyüzlü, tutarsız' demekmiş gibi söylüyor. "İkircik", Arapça kökenli "tereddüt"ün (kararsızlık) öz Türkçesidir.

* Medyamızda, arada bir de olsa doğru ve güzel Türkçe örneklerine rastlayınca çocuk gibi seviniyoruz. Ünlü bir siyaset ve hukuk bilimcisi, 24 Ocak 2023 günü tv ekranında, 'seçmenin iktidarı değiştirme kararı vermesinin kolay olmadığı' savında bulunurken "ikircik" sözcüğünü doğru anlamda kullandı. Gelgelelim, biz tam "Oh be!" diyecekken sevincimizi kursağımızda bıraktı; "arşıâlâ" yerine, "arşıâlem" (?) dedi. 

Böylece de dil yanlışlarımızın "arşıâla"ya (göğün dokuzuncu katına) tırmandığını görmüş olduk!

Şimdilik.

GRAM GRAM 'EPİGRAM'

'Cumhur' acayip darda,

Umudu Hüda Par'da;

Bölücü şeri'at dört nal,

Hizbullah Üsküdar'da!

1) Sermet Sami Uysal; "Türkçe'de Yaratılan Fransızca Sözlükler..." YKY, 2014, sayfa 115 - 116

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerim EVREN Arşivi