Anayasa Mahkemesinin Kararı Doğru
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesinin Twitter ile ilgili verdiği kararın doğru bir karar olduğunu söyledi.
Polonya’nın başkenti Varşova’da temaslarını sürdüren Çiçek, TRT ve Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada, gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.
Her olaydan yeni bir kavga yeni bir tartışma çıkarıldığını belirten Çiçek, "Dengeye oturtamadığımız kavramların biri güvenlik ve özgürlük dengesidir. Biz düşündük ki güvenlik tabiatıyla önemlidir. Güvenlik olmadan özgürlüklerin kullanılması çoğu zaman mümkün değil. O zaman güvenliği esas alalım, özgürlük de olabildiği kadar olsun. Verilenle herkes yetinsin gibi bir anlayışla 80 sonrası böyle bir düzenleme yaptık. Bunun en somut örneği bizim Anayasamızdır ve ona dayalı çıkarılmış kanunlardır ama Avrupa Birliği süreciyle birlikte özgürlük ve güvenliği (ya o ya o) tarzındaki bir açmazdan kurtarıp hem güvenlik hem özgürlük yönünde bir denge oturtmaya çalıştık ama halen yine de denge güvenlikten yanadır. Özgürlükleri yeteri kadar belli bir noktaya getiremedik" dedi.
Özgürlük ve sorumluluk dengesi
Günümüzde yükselen değerlerin başında demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin geldiğini, ancak Türkiye’nin özgürlük ve sorumluluk dengesi konusunda yeni bir açmazla karşı karşıya olduğunu ifade eden Çiçek, sözlerini söyle sürdürdü:
"Şimdi kime sorarsınız sorun, her istediğini yapma anlamında anlıyor özgürlüğü. Benim özgürlüğüm var, her şeyi yaparım gibi. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde ucu açık, her şeyi istediği gibi kişinin yapabildiği bir özgürlük anlayışı yok. Özgürlük var ama aynı zamanda bu özgürlüğü kullanan kişilerin de sorumluluğu var. Dolayısıyla özgürlüklerin uluslararası hukuktan doğan bir kısım sınırlamaları da var. Neye göre sınırlayacağız. Altına imza koyduğunuz evvela insan hakları sözleşmesine göre. Bunu yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre ve Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere göre. Özgürlüğü kullanan insanların, başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal etmemesi lazım. Özel hayatını ifşa etmemesi lazım. İnsan onuruna dikkat etmesi lazım. Başkalarının onurunu kıran, rencide eden, hakaret eden özel hayatına girerek onu kamuoyu önünde ifşa eden bir özgürlük anlayışı bugün kabul edilebilir bir husus değildir. Maalesef, Türkiye ile ilgili uygulamalar bakımından Twitter’in bu manada veya sosyal medyanın bir bölümünün bu konularda yeteri kadar hassasiyet göstermediğini hepimiz biliyoruz. Özellikle seçim ortamında Twitter ile ilgili alınan bazı yargı kararlarının uygulanması bu tartışmayı gündeme getirdi. Anayasa mahkemesi bu konuda bana göre doğru bir karar verdi.’’
Özgürlükle sorumluluğun dengede tutulması halinde sosyal medyanın da olabildiğince özgür alanda faaliyet göstereceğine işaret eden Çiçek,‘’Bu karar özgürlük ve sorumluluk dengesi açısından hepimizin dikkat etmesi gereken bir husustur’’ dedi.
2014 Yerel Seçimleri
Türkiye’de önemli bir seçimin geride bırakıldığını anımsatan Çiçek, seçimde vatandaşların gösterdiği olgunluğu takdir ettiğini söyledi. Bu seçimlerin çok farklı olduğunu ifade eden Çiçek, ‘’Çok sert tartışmalar oldu. Tabiri caizse kara kışta bir seçim yaptık. Meteorolojik iklim son derece müsaitti, ılımandı ama siyasi iklim son derece sertti, fırtınalıydı. Öyle tartışma ortamından geçen bir toplumla, pazar günü son derece mutedil, son derece sağduyulu bir seçim yaptık’’ diye konuştu.
Milletin demokrasiden yana tavır ortaya koyduğunun altını çizen Çiçek, bundan dolayı vatandaşlara teşekkür ederek, Türkiye’nin de tüm dünyanın takdirini kazandığını kaydetti.
Çiçek, ‘’Bundan sonra seçim tartışmalarını geride bırakmamız lazım, önümüze bakmamız gerekiyor. Bunu yaparken evvela seçim sonuçlarını iyi değerlendirmeliyiz. (Millet ne mesaj verdi, ne istikamet gösterdi. Başkaları baksın ben bakmayayım. Bu millet filanca partiye yol tayin etti. Ötekilerini gözardı etti) gibi bir yaklaşım içinde olmayalım’’ dedi.
"Milletin olgunluğu siyasetçilerden çok daha önde"
‘’Şunu da tespit etmeliyiz ki milletimizin olgunluğu siyasetçilerden çok daha öndedir. Bu da demokrasinin en önemli teminatıdır’’ diyen Çiçek, siyaset bilimi ve siyaset sosyolojinin de bu seçimleri değerlendirmesi gerektiğini belirtti.
Her partinin aldığı sonuçların Türkiye haritasına işlendiği takdirde bunun kendilerine sorumluluk yüklediğini ifade eden Çiçek, "Bu haritayı okumamız için vatandaşın iradesine saygı duymamız gerekiyor. Bu harita bize siyasetteki önceliklerimizi, üslubumuzu, içeriğini ve siyasi ilişkilerimizi yeni baştan gözden geçirmemiz bakımından çok ciddi sorumluluklar yüklüyor. Bunları gözardı eder de aynen 30 mart öncesinde olduğu gibi sadece seçim tartışmaları, parti tartışmaları yaparsak siyasi sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmemiş oluruz" şeklinde konuştu.
Tansiyonun düşmesi lazım
TBMM Başkanı Çiçek, bu okuma yapılırken tansiyonun biraz düşmesi gerektiğine de dikkati çekti. Çiçek, "Seçim öncesi tansiyonla arka arkaya iki seçimi yapamayız. Türkiye’nin itidale, soğukkanlı davranmaya ve biraz tansiyonu düşürmeye ihtiyacı var"" dedi. Çiçek, şöyle konuştu:
"Herkes kendi işine bakmalıdır. Herkes kendi işine bakmayıp da başkalarının işine bakınca Türkiye ‘de kaos yaşıyoruz. Bu seçimlerin bir özelliği sadece partiler arasında bir seçim olmadı. Görevi siyaset olmadığı halde ya da siyasetin ön kısmında gözükmediği halde bizatihi siyasetin içerisine girmiş olan kayıt dışı siyasi unsurlar da bu seçimde çok faal rol aldı. Siyaset daha karmaşık hale geldi. Onun için herkes kendi işine baksın. İster sosyal gruplar ister sosyolojik gruplar, isterse resmi kurumlar, anayasal kuruluşlar. Herkes kendi işini doğru yapmalı, hukuk çerçevesinde yapmalı."
Haksızlık olur
Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde de (PISM) konuşan Çiçek, Polonya-Türkiye ilişkilerinin yanı sıra Türkiye-AB ilişkileri ve uluslararası konulara değindi.
Karşılıklı yapılan üst düzey ziyaretlerin katkısıyla son dönemde Türkiye-Polonya ilişkilerinin önemli ivme kazandığını belirten Çiçek, "Ziyaretim sırasında Polonya ile Türkiye arasında dostluğun ne kadar güçlü olduğunu, ilişkilerin de ne denli yoğun olduğunu bir kez daha müşahede etme imkanı buldum" dedi.
Çiçek, Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerde 22. faslın açıldığını, gelecek dönemde de yeni fasılların açılmasıyla Türkiye-AB müzakerelerinin hızla ilerlemesi ve objektif kriterler temelinde Türkiye’nin üyeliğinin bir an önce gerçekleşmesini arzu ettiğini belirtti.
Sejm’de 2005 yılında kabul edilen, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili kararın 600 yılı aşkın süredir Polonya halkına karşı büyük dostluk besleyen Türk halkında üzüntüye neden olduğunu vurgulayan Çiçek, Birinci Dünya Savaşı’nda zalim savaş koşulları nedeniyle pek çok halkın büyük acılar çektiğine, Türk halkının da büyük acılar çektiğine dikkati çekerek, "Savaş koşullarında yaşanan acılar nedeniyle bir milletin soykırım ile suçlanması kabul edilebilir bir şey değildir. Bunun ötesinde, görevleri tarih yazmak olmayan yasama organları tarafından bu yönde karar alınması bir millete karşı yapılabilecek en büyük haksızlıktır" ifadesini kullandı.
Kırım krizi
Ukrayna’daki kriz konusunda da Çiçek, Kırım"da Türk kültürünün mirasçıları ve soydaş olan Tatarların yaşadığına dikkati çekerek, Tatarların İkinci Dünya Savaşı’nda acılar çektiğini ve yerlerinden yurtlarından edildiğini, uluslararası camianın o dönemde de bu Kırım meselesine yeteri kadar ilgi göstermediğini kaydetti.
"Kırım meselesi söz konusu olduğunda belki başka ülkelere nazaran biraz daha farklı açıdan bakarak bu sorunun çözülmesini istiyoruz. Emrivakileri doğru bulmuyoruz. Uluslararası toplum ne yapacaksa bu konudaki kararsızlıklarını ortadan kaldırması lazım" ifadesini kullanan Çiçek, "Biz uluslararası camianın bazı konularda "hadi varız" dedikten sonra nasıl sonra viraj aldıklarını çok gördük. Onun için biz başkalarının yürüyüşünü de görmek isteriz" dedi.
Türkiye-AB ilişkileri
Türkiye’de halkın AB’ye ilgisinin azaldığı yönündeki soruya Çiçek, "Türkiye’nin AB’ye üye olma yönündeki hedefi konjonktürel, mevsimlik, gelip geçici bir karar değil" yanıtını verdi.
Türkiye’nin 51 senedir stratejik tercih olarak AB ile bütünleşmek istediğini ifade eden Çiçek, Türkiye’nin tam üye olma noktasında kararlılığını her sefer ortaya koyduğunu belirtti.
Müzakere edecek başlık kalmadı
AB üyesi ülkelerin önde gelen devlet ve siyaset adamlarının, Türkiye’yi rahatsız edici tam üyeliğin dışında başka üyelikler teklif eden açıklamaları sebebiyle Türk halkında da zaman zaman "biz ne yaparsak yapalım bizi AB"ye tam üye olarak almayacaklar" tarzında bir kanaatin oluştuğunun görüldüğünü ifade eden Çiçek, "Dolayısıyla iki taraflı bakmak gerekiyor. Türkiye belli bir tarihten beri müzakere yapan ülke konumundadır ancak şu an müzakere edeceği başlık kalmadı" diye konuştu.
"Açılmış başlıkların kapanış kriterleri bize bildirilmedi. Açılacak başlıkların da açılış kriterleri halen bize bildirilmedi. Yani tabiri caizse biz imtihana girmişiz AB hala soruyu göndermemiş. Biz neyi cevaplayacağımızı bilmiyoruz. Biz cevapları bulabiliriz, bu ayrı bir mesele. Bu kendi yeteneğimiz kendi ferasetimiz’’ diyen Çiçek, 2005’ten beri halen kalan başlıklarla ilgili açılış kriterlerinin bildirilmediğine dikkati çekti.