Son bir hafta Gülşen haberleriyle  geçti. Sonu belli olan hikayeyi esneye  esneye seyrettik. 

 Hafta başı olunca  beklenen oldu, Kanun, Gülşen e ; Hadi git  evine. Evinden  çıkma , dedi. Böylece Gülşen , bir hafta boyunca ayrı  kaldığı beş yaşındaki çocuğuna kavuştu. 

Gülşen’in avukatı ise hukukta çarenin tükenmeyeceğine işaret ederek, Gülşen’ e verilen “evde otur " tedbirine karşı da  itiraz edeceğini kamuoyuna duyurdu. Bizler de baktık ki, bu iş uzayacak avukatı masasının  başına bırakıp “ altılı masa hikayelerine  döndük. 

Gördük ki, altılı masada  değişen; eski  masa örtüsü kaldırılıp yerine bir başka masa örtüsü konulup   üzerine yeni servis açılmış. 

“Açıl masam açıl” talimatı ile açılan, “ kapan masam kapan “ komutuyla kapanan masadaki arkadaşlardan Kılıçdaroğlu, adaylığını  açıklama noktasına biraz daha yaklaşmış.

Herkes tam Kılıçdaroğlu' nun ağzından çıkacak söze bakarken , devreye birden , bir buçuk dakikalık videosuyla eski cumhurbaşkanlarından A. Gül  girdi. Canı  sıkkın ve  bütün ağırlığıyla    lütfen  konuştu. . Mealen; Ben milli bayramlarımızı asla kaçırmam. Kulak rahatsızlığım sebebiyle bir kere kaçıracak gibi oldum. Gene de kaçırmadım “ dedi.

Bazı  çevreler”  bayram değil,  seyran değil bu söz niçin icap etti, deseler de bu  ,  30  Ağustos günü münasebetiyle söylenmiş bir sözdür , altında bir şey aramayın dediler. 

Bazı komplocu çevreler ise  A. Gül' ün bu sözünün altılı masaya verilmiş, “ Beni unutmayın, Bakın ben buradayım" mesajı olduğuna parmak bastılar.

Geçirdiğimiz bu rutin, renksiz , heyecansız günlerden sonra ,  Çıt Çıt şarkısıyla şöhret olan  Hatice ortaya çıktı. Paylaşımıyla Gülşen’e destek vererek ;  "İyice şaşırdı herkes. Kadın kendi özgür iradesiyle ne yapıyorsa yapıyor. Açık giymek günahsa öbür tarafta verir hesabını. Benim asıl anlamadığım çok açık giyinen eleştiriliyor, peki çok kapalı yani çarşaf giyenler neden eleştirilmiyor? “ dedi.

Vah ki vah!  

Kulak verdim uzaktan biri yanık bir türkü söylüyor; 

 “Kara bahtım kem talihim Taşa bassam iz olur...”