Kerim EVREN

Kerim EVREN

CÜCELER GÜNCESİ

'Cüce ay şubat'ı uğurladık.

Kara mizahın 'hınzır' ustası Woody Allen'ın bir filmindeki repliği anımsayarak...

Yönetmen Allen, "Rifkin'in Festivali" (2020) filminde, Wallace Shawn'ın canlandırdığı yazarı, şöyle konuşturur:

-- Ne zaman doktora gitsem bana bir ay ömrümün kaldığını söylemesinden korkardım. O ay da şubat olurdu.

Beterin beteri var; neyse ki geldi geçti, deyip kendi kendimizi teselli edemiyoruz.

6 Şubat 2023 depremlerinin acısı, amiyane deyişle 'delip de geçmeyi' sürdürüyor.

Dünyada örneği sık görülmeyen çok büyük bir felaket yaşadık.

11 ilimizdeki ölü depremzede sayısını kestirmeye gönlümüz elvermese de yıkıntıların tamamen kaldırılmasıyla korkarız yüz binleri bulacak.

Yüreğimizi lime lime eden, salt yitirdiğimiz canlar olsa neyse... 

Yetmiş yaşını, gazetecilik mesleğinde de yarım yüzyılı devirmiş biri olarak son depremdeki çökertici etkilere / yansımalara hiçbir dönemde ne tanıklık ettik ne de bunları işittik.

Duygularımız, abartısız şöyle:

Her haberle bir kez daha ölüyoruz.

VAH, 155 YILLIK KIZILAY!

* Kızılay'a Kızılay adını, Atatürk vermiş. Kurumun tarihçesi 1868'e dayanıyor. Adı üstünde, 155 yıllık yardım derneği. Savaşta, afetlerde uluslararası ölçekte imdada koşmak, temel görevi. Son depremde, Türk Eczacıları Birliği (TEB) sahra eczanesi kurmak için bölgeye gitmiş. Kızılay, TEB'e çadır vermemiş, satmış. Bir başka yardım kuruluşu olan AHBAP'a ise yine kendisinin depremzedelere dağıtması gereken çadırların yanı sıra konserveleri de para karşılığı iletmiş.

* Kızılay Derneğinin başındaki kişiden, rezaletler gözler önüne serildikçe ilginç (!) savunmalar duymaya devam ediyoruz. Son skandalın ardından, "Çadırları biz satmadık, iştirakimiz sattı." dedi. Ben yapmadım, elim yaptı! der gibi... Aynı yönetici, iki yıl önce Ensar Vakfı'na, Kızılay'ın kasasından 7 milyon 925 bin dolarlık bağış yaptıkları ortaya çıkınca, "Bu vergi kaçırma değil, vergiden kaçınma." diye,  Woody Allen'a bile kahkaha attıracak bir cevher yumurtlamıştı!

BAĞIŞA REKOR SALDIRI

* İzmir Belediyesinin depremzedeler için düzenlediği "Bir Kira Bir Yuva" kampanyası çerçevesinde, 22 Şubat 2023 gecesi Halk TV'den yapılan canlı yayınla bağış toplandı. Ertesi gün Başkan Tunç Soyer açıkladı; Belediye'nin web sitesi, söz konusu bağışlar sırasında, yurt içinden ve yurt dışından 3 milyon 700 bin siber saldırıya uğramış. Aman Tanrım!..

* Canlıların yeme - içme... gibi temel gereksinimlerinden biri, barınma. İzmir Belediyesi, Halk TV'nin de katkısıyla on binlerce depremzedeyi şubat ayazında çoluk çocuğuyla birlikte sokaktan kurtarıp sıcak yuvaya kavuşturmak için temiz vicdanları harekete geçiriyor. Buna karşı bir değil, üç beş değil, 3 milyon 700 bin kişi, bir yerlerden aldığı çok belli talimatla, en yabanıl (vahşi) hayvanların bile yapmayacağı organize kötülüğün bir parçası olabiliyor.

* Gazeteci Barış Terkoğlu, önceki gibi (27 Şubat 2023 tarihli) Cumhuriyet gazetesinde yazdı;  Meksika'dan gelen arama kurtarma takımı, kerelerce soyulmuş. Önce uçak kargoda çantaları kırılmış, ekipmanları çalınmış. Sonra uykudayken hırsızların gazabına uğramışlar. Bu arada AFAD, kendilerine başlarını sokacakları çadır ve uyku tulumu vermemiş.

* Terkoğlu'nun aktardığına göre, Meksikalı aynı yardımseverlerin Antakya'daki bir otel enkazında kurtarma çalışması yaparken yaşadıkları, dehşetengiz. Kendilerinin aşiret mensubu olduklarını söyleyen kişiler, enkazda altın ve dövizlerinin bulunduğu gerekçesiyle çalışmayı zorla durdurtmuşlar. Kendilerine tiraz eden arama kurtarma takımı liderinin de başına silah dayamışlar. Polis önce olaya seyirci kalmış. Neyse ki sonradan gelen Özel Harekât görevlileri çeteye müdahale etmiş.

Rezaletler zincirinin halkalarına her an yenileri ekleniyor. Tv'lerin ana haber bültenlerinden, dahasını sizler de içiniz daralarak izlediğiniz için yinelemek istemiyoruz.

ÇÖL KAVAĞI ÖRNEĞİ

Önemli olan, ulusça bütün bunları, bir karabasandan uyanır gibi atlatıp yeniden düze çıkabilecek miyiz?

Elbette atlatmak kolay olmayacak ama biz Türklerin, 'çöl kavağı'ndan bile daha dayanıklı olduğumuz yolundaki umudumuzu korumak istiyoruz.

Çöl kavağı bin yıl yaşar, ölse de yıkılmaz, yıkılsa da çürümezmiş; yeter ki kabuğu yenmesin.

Tarih sahnesindeki en az beş bin yıllık koruyucu kabuğumuza yönelik böylesine yoğun iç saldırılarla karşılaşmamıştık.

Bedri Rahmi Eyüboğlu, "İstanbul Destanı -2" başlıklı ünlü şiirinin son dizesinde ne diyordu:

"Ey benim dev memesinde cüceler emziren acayip memleketim."

Birbirimize kenetlenip cukkacılara (*) hadlerini bildirmek için en gür sesimizle haykırarak işe başlayabiliriz...

DİL YANLIŞLARIMIZ

* Arapçadan dilimize giren "afet", doğanın neden olduğu yıkım, felaket, demek.

"Afat" da "afet"in çoğulu; 'yıkımlar, kırımlar'. Tv ekranlarının gediklisi olan birçok kişi "afat" ile "AFAD"ın sesletimini (telaffuz) birbirine karıştırıyor. "Afat"ın ilk hecesi uzun okunur; 'aafat'. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kısaltması olan "AFAD" ise her iki hecesi de düz sesletilir. 

* Doğru Türkçe hakkında kitaplar da yazmış olan ünlü bir akademisyen, 14 Şubat 2023 gecesi tv ekranında,  "Fay hattı, denmez!" savında bulundu. Bizce denir. Çünkü bir yer bilimi terimi olan "fay" (Fr. faille); 'kayaç kütlelerinin bir kırılma düzlemi boyunca yerlerinden kayması, kırık' demek. Bu konudaki yanlış tamlama ise"fay kırığı".

* Haftanın beş günü tv'ye çıkan aynı akademisyenin birçok kez kullandığı sözlerden biri, "yazılı basın". Daha önce bu köşede belirttik, yineliyoruz: "Basın"; Arapça kökenli "matbuat" sözcüğünün Türkçesi; 'gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü' demek. Bu ürünler zaten 'yazılı ve basılı' oldukları için "yazılı basın" denmez. Ancak "medya" sözcüğü, daha geniş ölçekte 'iletişim araçları' anlamına geldiği için "yazılı medya" diyebilirsiniz. 

DAVRANIŞ BİÇİMİ (!)

* Arapça kökenli "meşrep" sözcüğünün öz Türkçe karşılığı var mı diye birkaç kaynağın yanı sıra TDK'nin Güncel Türkçe Sözlük'üne bakınca şunu gördük:

"1. isim, eskimiş Yaradılış, huy, karakter, mizaç.

2. isim, eskimiş Davranış biçimi."

İlk maddedeki açıklamayı anladık da "meşrep"in ikinci anlamını kavrayamadık!

"Davranış", bildiğimiz kadarıyla zaten 'davranma biçimi' demek.

Öyleyse "davranış biçimi" neyin nesi oluyor?

* İstanbul Beşiktaş'taki Tevfik Fikret Müzesi; belli aralıklarla iki ayrı tv kanalında izleyicilere köşe bucak tanıtıldı. Bu kültür hizmetini sevinçle karşıladık. Ancak söz konusu müzenin yöneticisi Atâ Yersu'nun adı, iki sunucu tarafından farklı sesletildi. Kadın sunucu yöneticinin adını, 'soyundan gelinen kimse, cet' anlamında düz okudu: "Ata". Erkek sunucu (Ekotürk TV'den Özgür Atanur) ise ikinci heceyi uzatarak "Atâ Bey" dedi. Bizce doğru sesletim ikincisi; 'verme, verilen şey, bağışlama, hibe ve ihsan' anlamındaki Arapça erkek adı "Atâ"dır (kadın adı da "Atıyye).

GRAM GRAM 'EPİGRAM'

Ülkenin çivisi çıkmıştı 

Çekiçli saldırgan yakıştı (!)

(*) Cukka: Hayvan ve insan memesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerim EVREN Arşivi