M. RIDVAN SADIKOĞLU

M. RIDVAN SADIKOĞLU

ÇAĞIN MOTTOSU-1

Sağlıklı olarak dünyaya gelmiş bir çocuk düşünelim. Açlık çekmiyor ve sadece hastalandığında tedavi olmak için değil, daha anne karnına düştüğü andan itibaren düzenli bir sağlık hizmeti alıyor.

Daha üç aylıkken annesi mevcut yaşam koşullarından kaynaklı çalışmak zorunda olduğu için ondan koparılıp anneanne, babaanne, bakıcı ya da kreşe emanet edilmiyor. Yaşının gelişim özelliklerine uygun ve kamusal bir hak olarak bir plan dahilinde ihtiyaçları karşılanıyor.

Okul çağı geldiğinde nitelikli ve bilimsel bir eğitim hizmetine “bedelsizce” erişiyor. Sınav yorgunu olmadığı için, yaşadığı dünyayı yaşına uygun olarak derinleşen bir şekilde anlama imkanına sahip olarak hayatının her safhasını, özellikle de çocukluğunu doya doya yaşıyor.

Yaşı büyüdükçe insanlar arasında renk, dil, cinsiyet, mezhep, sınıf gibi ayrımların ‘pompalanmadığı’ bir ülkede nefes alıp verdiğini öğreniyor.

Eğitim hayatının sonunda; edindiği mesleğini veya yeteneklerini, yaşıtlarının önüne geçip iş sahibi olmak için değil, öğretilen değerlerin ışığında yeşerdiği ve bu değerlerin göğsünden süt emerek ruhunu beslediği için toplumun ihtiyaçları için kullanıyor.

Çalışmanın, üretmenin, işe yaramanın ‘bedensel bir engeli olmadığı sürece’ her insan için hem hak hem de yükümlülük olarak görüldüğü bir toplumda yaşıyor. Kendi türü dışındaki canlıların doğanın bir parçası olduğu ve onların da yaşam haklarına saygılı olması gerektiğinin farkında.

Değer görmek, değer vermek, kendi türü içinde eşit olmak, paylaşmak, dayanışmak gibi ‘insanı insan yapan’ vazgeçilemez değerleri yalnızca hayallerinde görmüyor.

Toplumu ayakta tutan en önemli unsur olan adalet kavramını, sadece kitaplardan veya uygulan(a)mayan hukuk metinlerinden okumuyor. Bunların bizzat içinde yaşıyor.

Hal böyle olunca insan ilişkileri de doğal olarak başkalaşıyor

Ne maddi olarak kendisine muhtaç gördüğü "çaresize" diklenebiliyor; ne de yaptığının cezasız kalacağı güveniyle hareket edebiliyor. Çünkü içine kodlanan vicdan çipi, yüreği için bir pusula işlevi görüyor.

Bu pusulanın rehberliğinde; bir nesneyle, bir insanla veya başka türdeki bir canlıyla, sahiplik üzerinden ilişki kurmuyor. Zira içinde yaşadığı koşullar buna gerek ya da fırsat bırakmıyor.

Yaşadığı ülkede temel ihtiyaç kalemlerinden tutun da kültür ve sanata kadar nitelikli her türlü hizmete erişimi asgari seviyede de olsa mümkün. Üstelik bunun için bir metropole sığışmak zorunda da kalmıyor. Çünkü tüm bu hizmetler aynı nitelikte ülkenin her yanına ulaşmış durumda. 

Ulaşım hizmetlerinde insanların leblebi gibi öldüğü; ihmal, denetimsizlik ve liyakatsizliklerin adına kader dendiği; deresine, tepesine, havasına, suyuna zehir akan bir coğrafya çok eskide kalmış. 

 (Devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. RIDVAN SADIKOĞLU Arşivi