ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

BİZ DE SENİ ÇOK SEVİYORUZ ARDA

Fenerbahçe Rennes'in tek gol önündeydi. Puan kaybeden grup liderligine veda edecek, daha fazla sayı üreten grubu kazanmakla kalmayacak, hem Mart'a kadar rahat edecek hem de görece daha az güçlü bir rakiple eşleşecekti.

Dinamo asla Fenerbahçe terazinde değildi. Büyük bir sürpriz yapıp, Fenerbahçe'yi yenip AEK'nın Rennes'e kaybetmesini bekleyecek ve dümenini Avrupa Konferans Ligine kıracaktı. 
Bu satırları yazdığımda devre arasıydı. İkinci yarı ne getirir bilemezdik ama ilk perdede Kiev sarı lacivertlilerle baş edememişti. Ukrayna ekibi önde Fener'e pres yapmayı düşünmedi. Kadıköy'ün boğalarında sahaya çıkan isimlerden bazıları farklıydı ama sistem aynıydı. Kâh önde baskı, kâh pas oyunu ilk yarının en basit özetiydi.

Gecenin sürprizini Jesus hazırlamıştı. Arda'yı hem de serbest oynatarak Lucescu'yu fena şekilde mat etti. Arda, kurt hocanın kendisine olan güvenini bir gol ve bir asistle boşa çıkarmadı. İlk yarı sonuçları itibariyle Fenerbahçe artı iki gol averajıyla soyunma giderken futbolcuların kafaları maç öncesine göre daha rahattı. Eminim ki soyunma odasında Jesus oyuncularına farkı arttırın diyecekti.

LUCESCU ÇARESİZ JESUS’A BOYUN EĞDİ

İkinci bölümde de Fenerbahçe üstündü herkesin beklediği gibi. Meşin yuvarlak sarı lacivertlilerin ayağına adeta yapışmıştı. Kiev'li oyuncuların bırakın aradaki farkı kapatmayı, topa sahip olmaya mecalleri yoktu. Tek tehlikeli ataklarını Vanat ile yaptılar ama gol yapma gücünde değildi yirmi yaşındaki oyuncu.

Oysa Fenerbahçe'de Vanat'dan sadece üç yaş daha tecrübeli olan, 23 yaşındaki pırıl pırıl bir delikanlı olan Ferdi Kadıoğlu vardı arenada. Sadece Kiev karşısında değil, oynadığı her karşılaşmayı 40 yıllık Fenerbahce'li edasıyla oynuyor, varını yoğunu ortaya koyuyor, formasını sırılsıklam ediyordu. Beni takip eden okurlarıma bir özür borçluyum açıkçası. Jorge Jesus'un oluştuğu Fenerbahçe'nin yeni Kuyt'ı Ferdi'den başkası olamazdı sanırım.  Enerjisi, yüreği, sahanın her yerinde olması, pozisyon itibariyle aldığı görevleri hiç yadırgamaması, onu mücadele yönüyle birincilik kürsüsüne taşıdı bence Kiev önünde. Her ne kadar bir kaç defa Fener'in yeni Kuyt'ı Lincoln desemde, Brezilyalı oyuncunun yavaş oyunu ve kanatları yeterince verimli kullanamaması, tüm iyi niyetine rağmen, onun en büyük dezavantajı bence. Ancak onun da Allah vergisi sol ayağı en büyük meziyeti. Keşke attığı frikik vuruşu golle sonuçlansaydı.

Sakın Arda'yı unuttuğumu sanmayın. Onu sona bıraktım. Çok iyi bir futbolcu olma yolunda Jorge Babasının desteğiyle emin adımlarla yürüyor genç adam. Golü attıktan sonra hocasıyla sarmaş dolaş olması, Jesus'un Arda'ya sarılarak öpmesi tam bir baba-oğul görüntüsüydü. Annesine de acil şifalar diliyoruz Arda’nın. 

Gecenin notu: Sanırım geceye düşülecek en güzel not; "Fenerbahçe istediğini aldı" olmalıydı. Herşey planlandığı gibi gitti. Evdeki hesap çarşıya uydu. Avrupa'da Mart'a kadar rahatlar. Lige daha iyi  odaklanacaklar. Avrupa’da Kupayı kazanmak çok zor. Hocanın da dediği gibi rakipler çok güçlü. Yolları açık olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ASIM ÇALIK Arşivi