Azerbaycan gözlemleri (4)

Azerbaycan gözlemleri (4)
Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin kutlamasında gazetemizi ve ülkemizi temsil eden yazarımız Bülent Uğur'un, Azerbaycan gözlemler devam ediyor...

ŞAMAHI

Bakü’nün kuzey-batısında kalan Şamahı, tarihte Şirvanşahlar Devleti’nin kurulduğu şehir olarak bilinir. Azerbaycan bölgesinde yer almış hanlıklardan birisi de Şamahı Hanlığı’dır.

Yakın tarihte Kafkas İslam Ordusu’nun verdiği mücadelenin önemli safhalarından birisi de Şamahı’da gerçekleşmişti. Oradaki mücadeleyi Ermeni asıllı Bolşevik Şaumyan’ın birliklerine karşı Nuri Paşa önderliğindeki Kafkas İslam Ordusu kazanmıştı. Böylece Bakü’ye ulaşım için bir büyük engel daha ortadan kaldırılmıştı. Zaten ondan sonra Bakü’ye ulaşan Kafkas İslam Ordusu 15 Eylül 1918’de Bakü’yü de Rus ve Ermeni işgalinden kurtarmıştı.

Bakü taraftan gelindiğinde, Şamahı’ya varmadan önce bir Türk şehitliği ve anıtı var. Azerbaycan’da görev yaptığım dönemde her Şamahı ziyaretimde yaptığım gibi yine bu şehitliğe gittim. Görev süremin sonuna yakın Büyükelçilik olarak diktiğimiz fidanların büyüdüğünü yerinde müşahede ettim. Bir dostumun SSCB döneminde bu şehitliklerin nasıl korunduğuna ilişkin anlattıkları Azerbaycan halkının kadirşinaslığının bir göstergesiydi. Mezarda yatanın Türk askeri olduğunu anladıklarında SSCB güçleri orayı hemen dağıtıyormuş. Bu nedenle kimi Azerbaycanlılar mezar yerine belli bir işaret koyuyormuş, kimileri de “burada evliya yatırı var” diyormuş. Yıllarca bu şekilde sadece kendilerinden sonra gelenlere bu sırrı vererek günümüze kadar korumuşlar bu mezarları. SSCB’nin dağılması sonrası bağımsız Azerbaycan ortaya çıktığında da sırlar ortaya çıkmış. Türkiye’nin de girişimleriyle bu mezarlar düzenlenerek şehitlik haline getirilmiş ve her birine anıt dikilmiş. İsimleri tespit edilenlerin isimleri levhalara yazılmış. Şamahı Şehitliği’nde bir de Bahtiyar Vahabzade’nin “Tenha Mezar” isimli şiiri bulunmakta.

Şehitlik ziyareti sonrası Şamahı şehrinin girişine kale şeklinde inşa edilen bir yapı gördük. Yapının kale duvarı şeklindeki bölümlerinde Şamahı’nın ziyalıları (ilim ve bilim adamları) denilen insanların fotoğraf ve önemli sözlerinin asıldığını yerinde gözlemledim.

Şamahı oldukça verimli bir araziye sahip. Burada üzüm üretimi önde gelen tarımcılık faaliyetleri arasında. Üzümün olduğu yerde şarap yapımı da oluyor dolayısıyla. Azerbaycan’ın ünlü ve lezzetli şarapları buradaki fabrikalarda üretiliyor. Fabrikanın olduğu alanda bir de restoran var. Şamahı’nın ve Azerbaycan’ın en güzel yemeklerini burada tadabiliyorsunuz.

SUMGAYIT

Bakü’ye çok yakın mesafede olan Sumgayıt, SSCB döneminde bir sanayi bölgesiydi. Sonrasında burada üretilen parçalara başta Rusya olmak üzere dağılan SSCB ülkeleri ilgi göstermeyince fabrikalar birer birer kapandı ve atıl hale gelerek çürümeye terk edildi. Şimdi bu fabrikalar özelleştirilerek ekonomiye kazandırılmış.

Sumgayıt’ta 15 yıl önce bulunduğumda benim dikkatimi çeken en önemli görüntü, şehrin Hazar kıyısındaki devasa kumsalı idi. Bu geniş ve uzun kumsal o zaman araçların üzerinde yürüyebileceği kadar sert zemine sahipti. Bu defa gittiğimde kumsalın bir bölümüne “Bulvar” dedikleri bir yolun açıldığını, yolun her iki tarafına yüksek inşaatlar dikildiğini gördüm. Denize yakın tarafa genişçe bir yürüme yolu yapılmış. Bu yolun kara tarafında bazı müze ve tesisler var. Bayrak Müzesi ve Mugam Merkezi dikkati çekenler arasında.

Hocalı soykırımında ve Birinci Karabağ Savaşı’nda hayatlarını kaybeden Sumgayıt şehitlerinin yanına İkinci Karabağ Savaşı’nda hayatlarını kaybedenler için bir şehitlik yapılmış.

Sumgayıt’a bağlı özellikle deniz kıyısında bulunan kasabalarda çok sayıda lükse ev ve restoran bulunmakta.

YOL ÜZERİNDEKİ KASABA VE KÖYLER

Azerbaycan’da bir yerden bir yere geçişte yol üzerinde gördüğümüz tüm kasaba ve köylerde mutlaka İkinci Karabağ Savaşı şehitleri ile ilgili şehitlik, fotoğraf, levha ve yazılar gördük. Şehit vermeyen bir belde yok!

Yine yol üzerinde bir şehit fotoğrafının yer aldığı levha önünde aracı durdurdum. Şehitlerin fotoğraflarını hüzünle inceledim, birkaç fotoğraf çektim. Tam döndüm gidiyordum ki arkamdan birisi “Bey, bey!” diye seslendi. Döndüm, “Buyrun” dedim. Koşarak yanıma geldi, hüzünlü bir bakışla “O şehit benim oğlum” dedi. Benim için kelimelerin tükendiği yerdi. Dakikalarca şehit babasına sarıldım. “Bu ülke toprağı senin oğlun ve onun gibi şehit olanlar sayesinde bugün ‘vatan’ oldu” dedim... Her yerde olduğu gibi Azerbaycan konukseverliğini göstermek istedi, ancak hava kararmak üzere olduğu ve yetişmemiz gereken yer olduğu için hiç istemeden de olsa arkama baka baka ayrılmak zorunda kaldım.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.