Bu maçı kazanman lazım. Başka şansın yok çünkü. Sahaya bir takım çıkıyor evlere şenlik. Szymanski aylardır bırakın koşmayı yürüyemiyor. Hala 11 oynuyor.

Geçen hafta Batshuayi gol atıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde gol atan bir santrafor, bir dahaki maça kesik yemez ama İsmail Kartal gol atan ve hep oynamak isteyen formda olan santraforunu hiç tereddüt etmeden kesiyor. Dolayısıyla son zamanların klasiği haline gelen "koca bir 45 dakika nasıl çöpe atılır?" isimli oyun sergileniyor.

İkinci devre çift forvete dönülse de, kaçan pozisyonlar ve İrfan ile Osayi'nin sakatlıkları Fenerbahçe'nin gücünü fazlasıyla azaltıyor. Düşünün ki ilk yarıyı yaşanan bu kadar tecrübeye rağmen çöpe atan bir teknik adam, uzatmalarla beraber oyunun yaklaşık son 20 dakikasında gereksiz bir şekilde 3 forvete dönüyor. Panikle alınan bu karar, sarı lacivertlilerin oyununu kaos futbolunu döndürüyor.

TEK Mİ ÇİFT Mİ?

Sahada kimin ne yaptığı belli olmuyor. Uzun oynanıyor, doldur boşalt yapılıyor. Neden? Çünkü 3 forvetle orta saha boşalıyor. Üstüne bitik Cengiz ve ayağındaki topları verimli kullanamayan Syzmanski de sahada olunca orta saha bir tek Fred'e kalıyor. Konya'nın sayılmayan golü de bu şekilde geliyor. Bilinçsizce maaile tüm takım ileride olunca, kontradan gol yeniyor. İmdada VAR yetişiyor.

Gecenin Notu: Futbolun klasik sözüdür. Atanın ve tutanın iyi olacak denir. Bu sözü; "Bir takımın atanı, tutanı ve teknik adamı iyi olmalı" diye değiştirmek lazım bence. Fenerbahçe teknik adamının son haftalarda yaptığı hayati hatalarla bir sezona daha kupasız veda etmek zorunda kalıyor. Eğer mucize olmazsa, şampiyon belli.

Türk futboluna hayırlı olsun.