KÜÇÜK MEKANLARINDA BÜYÜK İŞLER BAŞARIYORLAR

Kadıköy Fikirtepe"de üç üniversite öğrencisinin kurduğu "Sanat Enstitüsü"nde sanat adına güzel çalışmalara imza atılıyor. Maddi imkansızlıklar nedeniyle zor şartlar altında kurulan enstitüde, çocuk ve yetişkin her yaştan insana dersler veriliyor. Ayrıca maddi imkanı olmayan ve engelli çocuklara ücretsiz dersler veriliyor.

Enstitünün kurucuları Aslıhan Mumcu, Namık Kemal Üniversitesi Resim Bölümü"nde, Selin Yağmur Sönmez, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Temel Sanat ve Tasarım Bölümü"nde yüksek lisans yapıyor.

Aras Yazıcı ise Marmara Üniversitesi Resim-İş Öğretmenliği Bölümü"nde lisans öğrencisi.

Yeni Gün Gazetesi olarak Sanat Enstitüsü"ne konuk olduk. Üç üniversite öğrencisinin çalışmalarını onlardan dinledik. Aras Yazıcı, Yeni Gün Gazetesi"ne verdiği röportajda şunları söyledi: "Okulda ve evde çalışma alanı sorunu yaşıyorduk. Çalışacak bir alana ihtiyacımız olduğu için bu atölyeyi açtık. Hocamız H. Avni Öztopçu manevi anlamda bize çok destek verdi. Ayrıca hocamızın 1998 yılından beri okulda sürdürdüğü alternatif eğitime örnek olabilecek ders belgeliği çalışmaları bize örnek oldu ve bizi etkiledi. Kendimize daha idealist hedefler belirledik."

MADDİ DURUMU OLMAYANLARA ÜCRETSİZ EĞİTİM

Gönüllü çalışmalar da yaptıklarını belirten Aras Yazıcı, "Maddi durumu olmayanlara ve özel eğitim alan çocuklara ücretsiz eğitim veriyoruz. İlk başlarda mahallede oturan üç özel eğitim öğrencisine gönüllü resim dersi verdik. Resim, müzik, heykel, kitap okuma, okul derslerine yardım etme, tiyatroya, müzeye gitme gibi aktiviteler yaptık. Onların gelmesiyle birlikte mahallenin diğer çocukları da gelmeye başladılar.

Şu an 2 özel eğitim öğrencimiz var.  Bunlar dışında kendi kişisel ve ortaklaşa üretimlerimizi de yapmaya devam ediyoruz. Atölyede yaş sınırı gözetmeksizin desen, resim, heykel, özgün baskı, fotoğraf, İngilizce, bilgisayar dersleri veriyoruz" dedi.

Atölyenin adını Köy Enstitüleri"nden esinlenerek koyduklarını belirten Aslıhan Mumcu, şunları ifade etti: "Köy Enstitüleri eğitim işleyişine saygı ve özlemimiz vardı. O şekilde bir işleyiş hedefliyorduk. Bundan dolayı atölyenin adını "Sanat Enstitüsü" koyduk. Burada hem mahalleliyle hem de öğrencilerle etkileşime girdikçe bağımsız, özgür ve alternatif bir okul haline geldi. İsteğimiz alanımızın hakiki insanları olabilmek."

MAHALLEDEKİLER BİZİ SEVDİ

Mahalledeki insanlarla güzel bir iletişim kurduklarını vurgulayan Aslıhan Mumcu, "Mahalleli bizi kabullendi, sevdi ve alıştı. Onlar için sanat atölyesi fikri yeni ve ilginçti. Mahalledeki esnaf, komşular ve burayı öğrenen birçok insan bize destek oldu. Düzenlediğimiz atölyelerde bize sandalyelerini ödünç veren, çaya davet eden, kütüphanemize kitap bağışında bulunan ya da atölye tadilatında yardımcı olan esnaf ve komşularımız oldu. Bunlar da burada varlığımızı sürdürebilmemiz için bize önemli bir motivasyon kaynağı oldu. Mahallede bizden ders almak isteyen komşularımız da oldu. Örneğin 65 yaşındaki Ayfer teyze bizden bilgisayar dersi, Yadigar abla yaptığı pastaları süslemek için şeker hamurundan figür yapmak için ders almak istedi. Biz de onları geri çevirmedik. Bilgi ve becerilerimizi paylaşırken biz de onlardan çok şey öğrendik" dedi.

BİRİKTİRDİĞİMİZ PARAYI ATÖLYE İÇİN HARCIYORUZ

Selin Yağmur Sönmez ise şunları söyledi: "Anketörlük, garsonluk, animatörlük, satış danışmanlığı, tercümanlık, müşteri temsilciliği, görsel sanatlar öğretmenliği gibi birçok işte çalıştık. Çalışmadığımız zamanlar da oldu. Bu zamanlarda da atölyeyi harçlıklarımızla döndürmeye çalıştık. Lisans ve lisansüstü dönemlerinde Kredi Yurtlar Kurumu Kredisi almamızın da bize katkısı oldu. Biriktirdiğimiz parayı, atölyenin devamlılığı için harcıyoruz. Burayı ayakta tutmak için elimizden geleni yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde atölyemizde yaptığımız tüm çalışmaları geliştirmeye çalışacağız. Daha büyük bir çalışma alanı yaratıp etki alanımızı genişletmeyi istiyoruz."