Bir Güzelliğin Adıdır İstanbul

Bir Güzelliğin Adıdır İstanbul
Dünyanın en güzel şehri İstanbul. Dünya’da ortasından deniz geçen, tek şehir… İstanbul Boğazı Karadeniz ile Marmara’yı birbirine bağlayan bir ara deniz. İki ayrı İstanbul var… Biri Asya kıtasında, diğer Avrupa yakasında…

Dünyanın en güzel şehri İstanbul,

Dünya’da ortasından deniz geçen, tek şehir… İstanbul Boğazı Karadeniz ile Marmara’yı birbirine bağlayan bir ara deniz.

İki ayrı İstanbul var… Biri Asya kıtasında, diğer Avrupa yakasında…

İki yakasını 3 köprü bir araya getiriyor.. Doğunun batıya açılan trk kapısı İstanbul..

Tarihi İpek Yolu’nun ana durağı…

Yine İstanbul, iki denize de iki yakasıyla birlikte kıyıdaş…

Karadeniz ve Marmara İstanbul’un bir deniz kenti olmasının da ana nedeni.

Bu kente sahip olabilmek için nice ünlü komutanlar yüzyıllardır savaş vermişler…

Hatta İstanbul’u feth eden komutan, İslam dinince bir hadisle kutsanmış…

İstanbul yüzyıllardır bir İslam kenti, ama aynı zamanda ortadoks hristiyanların da Vatikan benzeri dini merkezi.…

Fener patrikhanesi her yıl binlerce ortadoks hristiyan tarafından ziyaret ediliyor…

İstanbul hep en gözde kent olmuş..

istanbul-1.jpg

Fransızların unutamadığı Napolyon ne demiş biliyor musunuz?

“Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu

İşte böylesine bir kent İstanbul…

Şimdilerde ise İstanbul ekonomik bir saldırı altında.. Bu saldırıda dış destek kadar galiba içerden de destek alıyor...

İstanbul yıllardır talan ediliyor…

Modernite adına her müteahhit İstanbul’un kalbine “gökdelen” adı altında hançer sokuyor

Gecekondu mafyası ise yıllardır işbaşında…

Ve tüm bu olumsuzluklara dünyanın gözü de hala İstanbul’da.

Hatta olası bir 7 üzeri şiddetindeki bir depremle neredeyse büyük bölümü yıklılacağı öne sürülen bir kent olmasına rağmen insanlar oluk oluk İstanbul’a geliyor..

Resmi söylemlere göre 16 milyon, geçer göçer ve kaçak yaşayanlarda katılımıyla İstanbul’da 20 milyonu aşkın insan yaşıyor..

İstanbul yıllardır talan ediliyor dedik… Ama bu kez dışarıdan gelen yağmacılar tarafından değil, gecekondu mafyası ve büyük inşaat firmaları tarafından rant için talan ediliyor..

Bu talan gözle görünüyor ve “adını gelişme ve iç göç” diyerek göz yumuluyor…

Modernite adına her müteahhit İstanbul’un kalbine “gökdelen” adı altında hançer sokuyor…

Roma’dan, Osmanlı’dan kalan, hatta antik çağlardan günümüze miras olarak devreden benzersiz kültür, rant uğruna yok ediliyor…

Oysa İstanbul'un tarihi üç yüz bin kimi araştırmalara göre 400 bin yıl önceye kadar uzanıyor. Küçükçekmece Gölü kenarında bulunan Yarımburgaz Mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlandı. Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yaşadığı sanılmaktadır. Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda, Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ'a, Ağaçlı yakınlarında ise, Orta Paleolitik Çağ ile Üst Paleolitik Çağ'a özgü aletlere rastlandı

Yani en ilkel çağlarda bile insanlar İstanbul doğal güzelliğinin cazibesine kapılarak bu kente yerleşmiş.

İlkel çağlardan bu yana İstanbul’a hep ainsanlar yerleşmeye çalışmış. Bu nedenle kanlı savaşlar vermiş..

Ama gelenlerin hepsi de kenti korumuş yeni değerler kazandırmış.

istanbul-2.jpg

Bugün İstanbul’da hangi yeni şehir canavarı gökdelenler için temel kazmaya kalksanız altından tarih fışkırıyor

Tarihin hangi sayfasını karıştırsanız mutlaka İstanbul’a rastlarsınız..

Göreceğiniz tek şey tarihe mal olmuş yaşayan bütün büyük komutanlar İstanbul’u ele geçirmeye çalışmış….

Bir tarihi not; Osmanlı’nın müttefiki olan Fransa, başında ünlü imparator Napolyon.

3.Selim dönemi.

Osmanlı Rusya ile savaş içinde… Sözde dost, dönek Napolyon yenileceğimizi anlayınca Kazanmakta olan Rusya’nın yanında yer alır.

Paylaşım konusunda her konuda anlaşırlar Tiflis’te.

Sıra İstanbul’a gelince, Napolyon harita üzerinde elini İstanbul’un üzerine koymuş ve Çar’a karşı; - İstanbul !…İstanbul !…seni hiç bir vakit bırakmam, sen merkezi hükümeti âlemisin !

diye bağırmıştı.

Ama ne o nede başkası başaramadı İstanbul’u almayı

Daha sonra, zamanı 110 yıl ileri alırsak eğer, bu kez tüm dünya İstanbul’a yine saldırdığını göreceğiz….

7 düzel İstanbul’u işgal etmiştir..

İstanbul, 4 yıl 10 ay 23 gün süren Kurtuluş savaşında ,Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusu tarafından 6 Ekim 1923'te kurtarıldı. İstanbul'un kurtuluşunun 100.yıl dönümü Cumhuriyetin ilanı ile birlikte kutladık…

Aslında İstanbul’un değeri elbette yazılarla anlatılamaz…

Böylesine eşi benzeri olmayan bir kenttir İstanbul…

Pek bugün elbirliği ile yok etmeye çalıştığımız İstanbul dün, nasıldı bugün nasıl bir kent oldu. Ansiklopedik kayıtlar şu notları kaydetmiş:.

İstanbul ekonomik, tarihî ve sosyo-kültürel açıdan dünyanın önde gelen şehirlerden biridir. Şehir, iktisadi büyüklük açısından dünyada 34. sırada yer alır. Nüfuslarına göre şehirler listesinde belediye sınırları göz önüne alınarak yapılan sıralamaya göre Türkiye ve Avrupa'da birinci, dünyada ise altıncı büyük kenttir.

İstanbul kıtalararası bir şehirdir., Avrupa'daki bölümüne Avrupa Yakası veya Rumeli Yakası, Asya'daki bölümüne ise Anadolu Yakası veya Asya Yakası denir. Tarihte ilk olarak üç tarafı Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç'in sardığı bir yarımada üzerinde kurulan İstanbul'un batıdaki sınırını İstanbul Surları oluşturmaktaydı. Gelişme ve büyüme sürecinde surların her seferinde daha batıya ilerletilerek inşa edilmesiyle dört defa genişletilen şehrin39 ilçesi varr. Sınırları içerisinde ise büyükşehir belediyesi ile birlikte toplam 40 belediye bulunmaktadır.

Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan İstanbul, 330-395 yılları arasında Roma İmparatorluğu, 395-1204 yılları arasında Bizans İmparatorluğu, 1204-1261 yılları arasında Latin İmparatorluğu,1261-1453 yılları arasında tekrar Bizans İmparatorluğu ve son olarak 1453-1922 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yaptı. Ayrıca İstanbul, Hilâfetin Osmanlı İmparatorluğu'na geçtiği 1517'den kaldırıldığı 1924'e kadar İslam dünyasının da merkezi oldu

Son yıllarda ortaya çıkartılan arkeolojik bulgularla insanlık tarihine ilişkin önemli bilgiler elde edildi.. Yarımburgaz Mağarası'ndan çıkarılan taş aletlerle, ilkel insan izlerinin 400.000 yıl öncesine dayandığı ortaya çıkmıştır Anadolu Yakası'nda yürütülen kazı çalışmaları ve bunlara bağlı araştırmalar, şehirde tarım ve hayvancılığa dayalı ilk yerleşik insan topluluğunun MÖ 5500'lere tarihlenen Fikirtepe Kültürü olduğunu göstermiştir. İstanbul sınırları içinde kent bazında ilk yerleşimler ise Anadolu Yakası'nda Kalkedon; Avrupa Yakası'nda Byzantion'dur. Cumhuriyet dönemi öncesinde egemenliği altında olduğu devletlere yüzlerce yıl başkentlik yapan İstanbul, 13 Ekim 1923 tarihinde başkentin Ankara'ya taşınmasıyla bu özelliğini yitirmiş; ancak ülkenin ticaret, sanayi, ulaşım, turizm, eğitim, kültür ve sanat merkezi olmaya devam etmiştir.

istanbul-3.jpg

Karadeniz ile Marmara Denizi'ni bağlayan ve Asya ile Avrupa'yı ayıran İstanbul Boğazı'na ev sahipliği yapması nedeniyle, İstanbul'un jeopolitik önemi oldukça yüksek bir kent.. Bugün tamamına yakını doldurulmuş olan ya da kaybolan doğal limanları vardı. Bu özellikleri yüzünden İstanbul toprakları üzerinde uzun süreli egemenlik savaşları yaşandı

Çemberlitaş Sütunu veya Konstantin Sütunu 330 yıllarında İmparator I. Konstantin onuruna, Çemberlitaş semtindeki tepeye dikilmiş olan anıtsal sütun.

Modern Türkçede şehir için en yaygın kullanılan ad İstanbul’dur. Tarih boyunca sürekli olarak değişik adalarla anılmıştır.. Bu adın Yunanca "eis tin polin" (Yunanca: εις την πόλιν) tamlamasından geldiği öne sürülüyor. Bu tamlama, o dönem Yunancasında "şehirde", "şehrin içinde", "şehir içi" gibi anlamlara gelmekteydi.

MS 2. yüzyıldan kalma Ermeni kaynaklarında da Istanbol ya da Istınbol biçiminde anılan şehir adının, Türkçeye bu şekilde giriş yapmış olması yüksek bir olasılık. İstanbul, Osmanlı döneminde resmi belgelere girdi ve sıkça kullanıldı. Şehrin bu isminin Türkçede en eski kullanımı 1360 yılına tarihlenen Dânişmendnâme eserinde görülür Osmanlı tarih yazıcılığının ilk dönemlerinde üretilmiş anonim bir gazavatnâme olan Gazavât-ı Sultan Murad adlı eserde şehir İstanbul adı altında ele almıştır.

İstanbul'a çağlar boyunca değişik adlar verilmiştir. Plinius'un aktarımına göre şehri bilinen en eski adı Ligos (Grekçe: Λύγκος) olmakla birlikte bu konuda detaylı bilgi yoktur. Sonraları şehir Bizantion (Yunanca: Βυζάντιον) adını almıştır. MÖ 667'de Antik Yunanistan'daki Megara şehir devletinden gelen Dor asıllı Yunan yerleşimciler bugünkü İstanbul üzerinde bir koloni kurdu ve yeni koloniye kralları Byzas veya Byzantas’ın (Yunanca: Βύζας veya Βύζαντας) şerefine Byzantion adını verdiler Byzantium, orijinal adı Byzantion olan antik kentin adının 1. yüzyılda, kenti Romalılar ele geçirince, onlar tarafından Latinceleştirilmiş hâlidir. Ancak 337 yılında İmparator I. Konstantin'in ölümüyle kentin adı, onun şerefine "Konstantin’in kenti" anlamına gelen Konstantinopolis'e (Yunanca: Κωνσταντινούπολις, nstantinoúpolis, Latinceleştirilmiş: Constantinopolis) çevrildi. Konstantinopolis, Bizans İmparatorluğu boyunca kentin resmi adı olarak kaldı. Ama Konstantinopolis, kentin yerlileri tarafından sadece Yunanca "kent" anlamına gelen (Πόλις, Polis) olarak anılırdı. 1453 yılında Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet önderliğinde Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethinden sonra bile, Konstantinopolis, Batı'da kullanılan en yaygın ad olarak kaldı. İstanbul adı, ancak 1928'de Latin harflerine geçilmesi sonrası Batı dillerinde Konstantinopolis'in yerini almaya başladı.

Tarihte şehir için kullanılan adlar içinde İslambol, dar kullanım alanına sahip olsa da kayıtlarda görülen adlardandır. İstanbul isminin kökeninin İslam ve bol ekine dayandırılması halk etimolojisi örneklerinden biridir ve etimolojik açıdan doğru olmadığı kabul edilir..

İstanbul, yerleşim tarihi son yapılan Yenikapı'daki kazılarla bulunan liman doğrultusunda 8500 yıl, kentsel tarihi yaklaşık 3.000, başkentlik tarihi 1600 yıla kadar uzanan Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği noktada bulunan bir dünya kentidir. İstanbul Roma, Bizans ve Osmanlı döneminde başkent olarak kullanılmıştır. Şehir çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit ve metropolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik hâlini almıştır. Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul geçmişten günümüze bir dünya başkentidir.

2008 yılında İstanbul metrosu için yapılan Marmaray tüp geçidi kazıları sırasında Cilalı Taş Devri'nin sürdüğü MÖ 6500'lü yıllara ait kalıntılara rastlanan şehrin Anadolu Yakası'ndaki Fikirtepe'de yapılan kazılarda ise Bakır Çağı'nın sürdüğü MÖ 5500-3500 yıllarına ait kalıntılar bulundu. Bunun yanında Kadıköy'de Fenikelilere ait kalıntılar bulundu. Traklar, kentin yakınlarına MÖ 13. yüzyıl ve 11. yüzyıllarda Semistra kentini kurdu.Kral Lygos zamanında Sarayburnu'na, bugünkü Topkapı Sarayı'nın bulunduğu yerde bir Akropolis kuruldu. MÖ 685'te Megara'dan gelen Yunanlar burada bir koloni kurdu, Kral Byzas'ın hüküm sürdüğü MÖ 667 yılında ise Byzantion kuruldu.] Kente Roma İmparatorluğu hakim olunca, kentin adı Septimius Severus tarafından kısa süreliğine oğlunun adı Augusta Antonina kondu, ardından İmparator I. Konstantin zamanında kent Roma İmparatorluğu'nun başkenti ilan edildi. Bu sırada Nova Roma olarak değiştirilen kentin adı benimsendi ve 337 yılında İmparator I. Konstantin'in ölümüyle Konstantinopolis'e çevrildi.

Cumhuriyet sonrası 1923-1950 yılları arasında fiziksel atılımlar oldu. 1900'lerin başında 1 milyon olan nüfus, 1927'de 690.000'e düştü, 1935'te 740.000 ve 1945'te tekrar 900.000'e ulaştı. 1950'lerde Balkanlar'dan göç alan şehirde, bu dönemde şehirleşmede gecekondular ön plana çıkmaktadır. 1960'larda ise gecekonduların yanında, apartmanlaşma başladı. 1970'lerde ise hızlı nüfus artışı ile konut ve ulaşım sorunları önem kazandı. Bu dönemde otomobil sayısının artması ve sonucunda trafiğin artması Boğaziçi Köprüsü'nün yapılmasında etkili oldu ve ulaşımda önemli bir noktaya varıldı. İstanbul metropoliten alanı 1970-1975 yılları arasında merkezde 50 kilometre yarıçaplı iken 1980'de 60 kilometre yarıçapa ulaştı. 1990'ların nüfus artışı, nüfusun dış taraflara yayılması ile sonuçlandı ve sonucunda İETT'nin yetersiz gelmesi ile dolmuş ve minibüsler bu açığı kapatmaya çalıştılar. 70'li yıllarda eski hızı ile olmasa da imar faaliyetleri canlanan şehirde 1973 yılında Boğaziçi Köprüsü açıldı.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.